İnsan, şehri yukarıdan gören bir tepeye veya yüksek bir binaya çıkıp bütün gününün geçtiği yerlere baktığında, günlük hayatta düşündüklerinden çok farklı şeyler düşünür, yepyeni muhasebeler yapar.

Sokaklarında, caddelerinde yaşadıklarından, sorunlarından sıyrılıp, bütün gün gözüne sadece belli parçalar olarak görünen o şehrin, aslında bir bütün olduğunu, başka bir anlam içerdiğini, kendi hayatının aslında onun içinde ne kadar az bir yer kapladığını farkeder.

Hayatımız da böyledir. Günlük telaşlarımızın içinden bir an sıyrılıp, hayatımıza tepeden bakmayı başarabildiğimizde görürüz ki bu hayatın koşturmasının anlamı, bizim düşündüğümüzden veya sıklıkla derdine düştüğümüzden çok farklıdır. Sadece insani ihtiyaçlarımızı karşılamaktan öte bir misyonumuz, bir görevimiz de vardır.

Dünyada zulüm alabildiğine yürümüşken, insanların çoğu, bir yaratıcının varlığını unutmuşken veya şaşkınlığından taştan, topraktan, tahtadan yonttukları heykellere taparken; kavuştuğumuz bu gecede çok ilahi, çok büyük bir hadise meydana gelmiştir. Cenab-ı Hak, yüce kitabını kendi katından, dünya semalarına indirmiş ve oradan da habibine tebliğ süreci, onun vasıtasıyla insanlığın ve vicdanın yeniden hayat bulma süreci başlamıştır. Kainatın uğruna yaratıldığı o özel insan, Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in o zorlu ama mübarek görevinin de bir nevi başlangıcı olmuştur.

Bizlerin hayatı, günlük iaşemizi temin etmek, ailemizi, çoluk çocuğumuzu geçindirmek gibi kutsal ama aslında gözümüzde fazla büyüttüğümüz idealler peşinde yitip gidedursun, “oku” emriyle o mübarek peygamberin vasıtasıyla işitmeye başladığımız o yüce kitap, bizlere çok farklı bir ufuk açmış, dünyaya gelişimizin asıl gayesini bizlere bildirmiştir.

Bu gece, insanlığa yeni bir yön vermiştir.
Bu gece, zulmün karanlığındaki insanlığa yeni ve hiç sönmeyecek bir nur olmuştur.
Bu gece, insanların hem yaratıcısını, hem peygamberini hem de kendisini tanımasına vesile olmuştur.
Bu gece, insanın rabbisinden gelen ilahi emirlere mazhar olmaya başladığı bir milat olmuştur.

Kadir Gecesi, sadece bin aydan hayırlı olması, yapılan ibadetler karşılığında kat kat sevap kazanılmasını sağlayan bir gece olmaktan öte; insanın kendi hayatına, yaratılış gayesine, sadece maddi değil, manevi sorumluluklarına şöyle bir tepeden bakıp kendine çeki düzen vermesini mümkün kılan bir gecedir. Bu geceyi ibadetle geçirmek ne kadar önemliyse, bu muhasebeyi yapmak ve hayatımızdaki manevi eksikleri görüp onları tamamlamaya azmetmek de o kadar önemlidir.

Zulmün karanlığındaki insanlığa bu gecede tıpkı bir can simidi gibi Kuran-ı Kerim’i bahşeden, onu Resulullah (s.a.v.) eliyle, onun güzel önderliğiyle bizlerle buluşturan Cenab-ı Hak’a sonsuz şükürler ediyor, aziz milletimizin bütün İslâm aleminin Kadir Gecesi’ni tebrik ediyorum.

Süleyman Soylu